UZMAN KLINIK PSIKOLOG NERMIN MAKINABAKAN
  • Ana Sayfa
  • Ben
  • ÇALIŞMA ALANLARI
  • KULLANILAN TEKNİKLER
  • YAZILAR
  • ÖNE ÇIKANLAR
  • İLETİŞİM

Ayna Nöronlar

9/26/2019

0 Comments

 
Picture
Çağrılara kulak vermek, konfor alanından çıkmak, rehberinden destek almak, zorluklara göğüs germek, korkularınla yüzleşmek, kendi aradığın şeyin peşine düşmek… Kurtarılmayı beklemek yerine kendi kahramanın olmak…
​
Bu sürecin en kilit noktasında kahramanın kendine rehber olarak kullanacağı dostlar bulunur. Her kahraman çıktığı macerada kendisine yardım edecek dostlar edinir. Kurulan bu müttefiklikler ‘kahramanın’ ödüle ulaşma yolundaki en büyük desteğidir.

Kahramanı ödüle götüren dostlarının desteği yalnızca yolda ona kolaylık ve bilgi sağlamaları mı dersiniz? Peki ya bizim hayatımıza soktuğumuz kişilerin hayatımız üzerindeki etkisi ne boyuttadır sizce?

Modern nörobilimin gerçek anlamda heyecan uyandıran keşiflerinden biri ayna nöronlar; taklit, empati, eş zamanlılık ve dil gelişimi gibi zihnin bir çok açıklanamayan yönlerini açıklığa kavuşturduğu gibi bu sorunun cevabına da ışık tutuyor.
Picture
Home (2015), Evim adıyla Türkçe'ye uyarlanan animasyon evrenin derinliklerinde yaşayan bir grup sevimli uzaylının, düşmanlarından kaçabilmek için Dünya’nın güvenli bir ev olacağına karar vermesiyle başlıyor. Uzaylı yaratıklar, insanları ve faydalı bulmadıkları eşyaları kurdukları kamplara taşıyarak, kendileri şehirlere yerleşiyorlar. Kendi halkı tarafından ‘baş belası’ olarak görülen Of, peşlerindeki düşmanlara yanlışlıkla saklandıkları yeri ifşa edince ise büyük bir karmaşa başlıyor.

Uzaylıların elinden kaçmış olan küçük kız ile kendi halkı tarafından dışlanan Of’un yolları kesişir. Her ikisini de, dünyanın etrafında dolaşacakları son derece eğlenceli ve renkli bir yolculuk beklemektedir. Hem Of hem de kısa sürede kendisiyle dostluk kuran Lüle; Dünya’yı tehdit eden ortak düşmanlarını durdurabilmek için onların niyetlerini, peşinde oldukları şeyi anlamak zorundalardır.

Bu yolculukta en büyük kaynakları olan ayna nöronları inceleyelim.
Picture
Beyin, aslına bakarsak fiziksel olarak avucumuzun içinde taşıyabileceğimiz yaklaşık 1,5 kg’lık et parçasından ibarettir. Bir yandan da evrenin genişliğinden tutun da kendi varoluşumuza kadar bir çok şeyi sorgulayabilen bir mekanizmaya sahiptir. Nasıl çalıştığı ise dünyadaki en büyük gizemlerden biri olmayı sürdürmektedir.
​
Beyin, bildiğiniz gibi, nöronlardan oluşur. Yetişkin bir insanın beyninde 100 milyar nöron bulunur. Her bir nöron, diğer nöronlar ile 1000 ile 10000 arasında bağlantı oluşturur. Permütasyon, kombinasyon hesapları devreye girince sayılar inanılmaz boyutlara ulaşır ve bu sayı evrendeki partiküllerin sayısını bile geçer.

Bu nöronlar arasında, işlevlerini yaklaşık 60 yıldır bildiğimiz motor komuta nöronları bulunur. Bu nöronlar, beynin ön lobunda yer alır. Bir su şişesine uzanırken ve su şişesini ağzımıza doğru getirirken beynimizin bu aksiyonu mümkün kılmasını sağlarlar.
Picture
Norönlarla ilgili bilgimizin bununla sınırlı olduğu 1996 yılında, elektrotlar kullanarak motor nöronlar üzerinde araştırmalar yapan Parma Üniversitesi’nden Giovanni Rizzolatti, Vittorio Gallese ve ekibinden çok şaşırtıcı bir haber gelir: ‘Makak maymununun beyninin ön lobunda ‘ayna nöron’ adını verdiğimiz değişik bir motor nöron hücresi keşfettik.’ Nasıl keşfettiler derseniz ayna nöronları? Ve bu keşif neden bu kadar önemli?
​
Ekip; yaptıkları deneylerde, maymunlar ne zaman bir fıstık alsalar kafalarına yerleştirilmiş olan elektrotlar sayesinde özel bir ses duymaktaydı. Deneyler sırasında bir gün ekipten biri yemek arasından dönerken maymunların kabındaki fıstıklara uzandı. O sırada hareketsiz görünen maymunlardan nöron aktivitesine dair sesler duyuldu. Ekip şaşkındı. Maymunun nöronu sanki kendileri fıstığa uzanıp alıyormuşçasına aynı aktivitenin varlığını işaret ediyordu. Yani, nöron başka birini bir şey yaparken seyrederken sanki hareketi kendisi yapıyormuş gibi aktive oluyordu.
Picture
Sonuç olarak, Rizzolatti ve ekibi; motor komuta nöronlarının bir alt kümesinin, yaklaşık %20’sinin, biz hareket etmeksizin dururken başkasının bir hareketi yapmasını seyrediyorken de aktive olduğunu kaydetmiş oldu. Yani, biz uzanıp bir şeyi kavradığımızda nöronlar uyarılıyor, ama biz bir başkasının uzanıp bir şeyi kavramasını seyrettiğimizde de nöronlar uyarılıyordu. Bu durumda bize ait olan bir nöronun, başka birinin bakış açısını benimsemiş olduğu görülüyordu. Bunu diğer kişinin hareketinin bir çeşit sanal gerçeklik simülasyonunu yaratmak gibi de düşünebiliriz.

Denek maymununun fıstığını çalan bilim insanının dünya bilimine katkısı inanılmazdı.
Picture

Bahsi geçen ayna nöronlar ne işe yarıyor peki? Gündelik hayatımıza katkısı ne bu nöronların? Lüle ile Of’un hikayesiyle ne bağlantıları olabilir ki?
Ayna nöronlar iki durumda aktive oluyorlar:
1- Bir aktiviteyi gerçekleştirirken,
2 - Başka birini bir aktiviteyi gerçekleştirirken izlediğimizde.
Ayna nöronların en belirgin özelliği ne peki?

Birincil olarak taklit ve öykünme gibi hayatta kalmamızı sağlayan öğrenme mekanizmalarının yapı taşlarıdır ayna nöronlar.
Rastgele bir hareket yaptım diyelim. Bu ayna nöronlarınızı aktive etmeyecektir. Rastgele bir hareketi tekrar tekrar yaptım diyelim. Bu da ayna nöronlarınızı aktive etmeyecektir.
Ancak su şişesini elime alıp kapağını açmaya başlamak gibi sizin içinde anlamlı bir objeyi elime alıp ağzıma doğru götürüp içmeye başladığımda ayna nöronlarınız aktive olur. Hatta su içen birini izlerken kendi hislerinize odaklanmaya çalışın bir dahaki sefere. Bakalım neler farkedeceksiniz.
​
Özetle, eğer karşımdakinin yaptığı hareketin hangi niyetle yapıldığını bilirsem beynimde ayna nöronların da dahil olduğu bir sistem aktive oluyor. Eğer yapılan hareketin sekansını (hangi hareketlerin birbirini takip edeceğini) tahmin edebiliyorsam, o zaman hareketin sonucunu da ön görebiliyorum. Mesela su şişesini elime alıp ağzıma götürüyorsam karşımdaki insan suyu ona doğru fırlatacağımı değil de içeceğimi düşünüyor. Böylece ayna nöronlar benim niyetime dair bir nöro-haritanın karşımdakinin beyninde oluşturulmasına imkan vermiş oluyor. İşte karşımızdakini taklit edebilme kapasitemiz de tam da bu yolla mümkün oluyor.
Picture
Ayna nöronlar, bu özellikleri sayesinde çevremizdekilerin düşüncelerini ve davranışlarını kestirebilmemizi (niyet okuyabilmek de diyebiliriz), duygularını anlayabilmemizi (empati kurabilmemizi) bu sayede sosyalleşebilmemizi ve de taklit yoluyla yeni şeyler öğrenebilmemizi mümkün kılıyorlar.

Animasyondaki Lüle ve Of da farklı gezegenlerden de olsalar ayna nöronları sayesinde birbirlerini anlayabilmiş ve hatta bu sayede bağ kurabilmiş oluyorlar. Of’a başlarda çok karmaşık gelen duyguları okumayı öğrenmesi ve sonunda bu yeteneği sayesinde büyük bir başarıya imza atmasını mümkün kılıyorlar. Neyse filmin heyecanını daha fazla kaçırmayayım. Ayna nöronlara dönelim.

Kutup ayılarının kürkünün oluşmasının binlerce nesil, hatta 100 bin yıllık bir zaman dilimine yayılmış olduğunu biliyoruz. Bir çocuğun, ebeveyninin bir kutup ayısını öldürüşünü, derisini yüzüp kürkünü giysi olarak üzerine giymesini izleyerek öğrenmesi ise 5 ila 10 dakika sürüyor. Kutup ayısının 100 bin yılda geldiği noktaya bir çocuk en çok 5 belki 10 dakikada gelmiş oluyor. Bu beceri bir kere öğrenildiğinde de nüfusta geometrik oranda yayılıyor. Çocuk da kendi çocuklarına göstererek toplumdan topluma, nesilden nesile yayılmasını sağlıyor. Böylece kompleks becerilerin taklit edilmesi kültür dediğimiz şeyin ve medeniyetin temelini oluşturuyor.
​
Böylece toplumsal bir bilincin oluşması, bizden önce yaşanmış olan şeyleri öğrendiğimizde yaşananların yarattığı etkiyi hissedebilmemizi sağlıyor ayna nöronlar. Ortak bir geçmişi mümkün kılıyorlar.
Picture
Ayna nöronları işlerken değinmeden geçemeyeceğimiz konulardan biri de: Tecrübe. İnsanlarda bu sistem, tecrübe ile bağlantılı. Zaten tecrübe ile bağlantılı olması insanların bu sisteme sahip olmasının altında yatan sebebi de açıklıyor. Bu konseptte tecrübe ile bağlantılı ne demek derseniz: Ben eğer bir hareketi çok kez tekrar etmişsem, beynimde bu hareket ile ilgili kodlamalar güçlü bir şekilde yapılmıştır ve benim bahsi geçen hareket ile ilgili tecrübem yüksektir. Bu da beni aynı zamanda birini bu hareketi yaparken izlediğimde o hareketi daha iyi değerlendirmemi sağlar. Yani bir şeyi iyi biliyor olmak, başka insanları bu konuda anlamamı sağlar.

Bir bale hareketi ile bu harekete çok benzeyen bir kapuera (Brezilyalıların dans, ritm ve dövüşü harmanladıkları sanat dalı) hareketini gösteren resimleri bir balerine gösterdiğimizde balerinin beyni bale hareketinde en çok aktive olur. Kapuera hareketinde ise daha az aktive olur. Kapuera yapan biri için ise tam tersi geçerlidir. Bale ve kapuera ile hiç ilgisi olmayan örneğin benim gibi birinin beyni ise her iki resim de söz konusu olduğunda görece olarak en az aktivasyon seviyesini gösterir.
​
Alçak gönüllü olmak gibi bir erdemi ele alalım. Alçak gönüllü olmayı bir çok kez tecrübe etmiş biri için bu davranış biçimini gösteren birini izlemek beyninde daha çok ayna nöronun aktive olmasını sağlayacaktır. Durumu bir de farklı bir yönünden ele alalım çevresinde alçak gönüllü olmayı içeren davranış biçimine sahip kişilerin tekrar tekrar ayna nöronları aktive etmesi bu kişiye alçak gönüllülükle ilgili geniş bir repertuvar sunacaktır. Böylece kişi alçak gönüllü olma konusunda daha gelişmiş bir altyapıya sahip olacak ve bu davranışı daha rahat sergileyebilecektir.
Picture
Büyürken duygusal olarak olumlu, güvenilir, dengeli ve bağlanabileceğimiz bir yetişkinin çevremizde varolması gerekir. Rol model olarak cesur ve cesaret veren, geçmişinde kendi krizleri ile baş etmiş, bizim krizlerimizi okuyabilen, bir çocuğun ya da yetişkinin bakımı ile ilgilenen, duyarlı, başarılı, aile dışı bir bireyin varlığı çok önemlidir.

Psikoloji, sosyoloji ve felsefe bölümlerinden mezun olmuş olan psikanalist Alice Miller, bu kişi için yardımcı şahit kavramını kullanmaktadır. Yardımcı şahit, insan hayatında doğru gösteren bir ayna rolü üstlenir. Dolayısıyla kendimizi olduğu gibi görebilmek ve iç huzurumuzu koruyabilmek adına doğru gösteren bir aynaya her daim ihtiyaç vardır. Net gösteren bir ayna, hayat yolculuğunun neresinde olduğumuzu ve yola devam etmek için nelere ihtiyacımız olduğunu gözler önüne serer.
​
Peki ya bizim içimizde binlerce, on binlerce ayna nöron varken zaten herkes istese de istemese de birbirine bir ayna görevi görmüyor mu?
İşte tam da bu yüzden, çevremizde olup bitenleri anlamamızı ve anlamlandırmamızı sağlayan, yeni şeyler öğrenmemizi mümkün kılan ayna nöronların hayatımızdaki rolünü göz önüne aldığımızda hayatımıza aldığımız ve yakınımızda tuttuğumuz kişilerin önemi ortaya çıkıyor. Arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, çalışanlarımız, yöneticilerimiz, ailemiz vs. herkes biz istesek de istemesek de bizi değiştiriyor. Çevremizdekileri seçerken ve onlarla vakit geçirirken bizim özümüzden gelen doğal yazılımımız bazen gelişiyor bazen ise virüslü yazılımlardan olumsuz etkileniyor. Bu sebeple komünitimizi olumlu özellikleri kuvvetli insanlardan oluşturmaya çalışalım. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, diye boşuna dememişler büyüklerimiz.
0 Comments



Leave a Reply.

    Başlıklar
    Böyle buyurdu Zerdüşt
    Pandora'nın Kutusu
    Simurg Efsanesi
    Normal miyim?
    Kaç yaşındasın?
    Kayıp ve Yas
    Kahramanım nerede kaldı?
    Ayna Nöronlar
    ​Muz mu?

    ​


    All

Powered by Create your own unique website with customizable templates.
  • Ana Sayfa
  • Ben
  • ÇALIŞMA ALANLARI
  • KULLANILAN TEKNİKLER
  • YAZILAR
  • ÖNE ÇIKANLAR
  • İLETİŞİM